3 Nisan 2008 Perşembe

Hayko Cepkin Dream: Yaptığım bütün işler riskliydi!




Hayko Cepkin: Yaptığım bütün işler riskliydi!

Geçtiğimiz ay hava muhalefetinden ötürü gerçekleşemeyen Hayko Cepkin röportajını yazdankalma bir İstanbul gününde nihayete erdirdik. Avea Patlıcan talihlileri Eren ve Ayça merak ettiklerini Hayko Cepkin'e sordular.

Ayça: 'Melekler' klibinin konsepti nasıl ortaya çıktı? Fikir kime aitti? Bir de sondaki söz kime ait?

HC: Bana ait. Klibi Burhan Altınsoy çekti. Plastik makyaj stüdyomuz varya, onunla ilintili çok görsellerimiZ oacaktı, akıllarındaki şeyi yapmaları yaklaşık bir aylarını alacaktı. Sonra Burhan'la ne yapabiliriz diye oturup konuştuk, fikirler geldi aklımıza. Her klipte yaptığım gibi yönetmenle oturup konuşuyorum. Onlara diyorum ki "Bu parçanın duygusu bu, anltmak istediği bu". Ortaya aslında biraz paranoyak bir durum yaratabiliriz diye bir fikir çıktı. Çünkü bu adam sokakta tek başına dolaşıp insanlara "gönlünüzde bir olsun, seçeceğiniz bir şey lsun hayatınızda"yı anlatıyor. Seçmeyeceğiniz bir adam nasıl birşey olsun dedik, gerçekten seçilmeyecek bir adam olsun. İnsanların görüp de ellerinin tersiyle ittikleri bir adam olsun dedik. Ama aslında o yanlarından geçen adam, o olmayabilir. Belki yanınızdan geçen adam, bambaşka bir adamdır. O paranoyayı verebilmek... Farklı görünsek de. Aslında iki adam da ayrı uçlardaki iki adam. En sondaki görüntüdeki adam da saçı mavi, makyajıyla kıyafetiyle farklı bir şey. Öbürü de çok kolay kabul edilebilen bir tip değil şuanda yaşadığımız Türkiye'de. Diğeri de kabul edilebilen bir tip değil. İkisi de farklı ama ikisi de aynı şeyleri anlatıyor.

Eren: 2005 yılında ilk albümünüzü çıkardınız, ikincisi de 2007'de geldi. Bu iki senelik süreçiçerisinde bayağı bir yol katettiniz. Türkiye'de dediğiniz gibi arklılıklar kolay kabul edilemiyor; ama özellikle genç kitle sizi çok sevdi.

HC: Çok açık söyleyeyim neden olduğunu. Ağzım laf yapabilen, hafif zekasını geri bir insan olmuş olsaydım, yaşadıkları itibariyle hiçbir şekilde ders almayan bir hayata devam eden biri olmuş olsaydım, kurduğum cümlelerde eksik şeyler olsaydı, hafif zekalı gözüküyor olsaydım bu iş olmazdı. Çünkü ilk bakışta insanlara önyargı verebilecek bir tipim var. Bunu isteyerek ve bilerek yapıyorum.Ön yargıyı yıkmak ancak zekayla olabilecek bir şeydir. Ben buyum, şuyum diye anlatmakla olacak bir şey değil. Sorulan soruya verdiğiniz cevapla, kendinizle yapabilceğiniz birşey bu. Kimisi müziğimi seviyor, halimden vaktmden hoşlanmıyor. herkesi zaten bir şekilde memnun etme şansım yok. Ben de kendime göre kararı şöyle verdim; ya en ucunu yapacağız, ya da en ucunu. İki ucu var ortası olmasın. Ya çok sevilelim ya da nefret edilelim. Hem çok seviliyoruz hem nefret ediliyoruz. ama ortada 1iyi, idare eder" diyen yok.

Eren: Size göre güzel olabilir; ama genelde Türk insanına göre dışarıdan farklı gözüküyorsunuz ve önyargı da bu şekilde oluşuyor.

HC: Güzedir. Kişisel de şeyim budur. Bir yere girdğim zaman çatık kaşlı girerim. Sonra onunla diyalog kurulmaya başlandığı zaman seni daha yakın sever; eğer gerçekten fikrini biliyorsa. Çünkü zor olanı elde etmek, elde edildiği zaman daha güzel birduygu yaratıyor ya. Zaten kolay olan bir şeyi elde edebilirsen, kolayalabiliyorsan buna karşı bir heyecanın olmaz.

Ayça: 2006 Kral TV Müzik Ödülleri'nde ödül kazandın.Senin tarzının bayağı bir dışında bir durumdu bu. Şaşırdın mı? Bu bayağı büyük bir başarıydı.

HC: Kral TV bünyesinde de sevilen bir herifim, onu biliyorum genel müdüründen vs. O dönem çok da yeiydi, bilmyorum nasıl oluyor çok sevilmek ama. Klipte hiç brutal yoktu mesela, şimdi brutaller var daha çok seviyorlar, o ayrı, o da aşka bir şey. Orada ben Pamela sahneye çıkınca anladım ödülü kazandığımı. Çünkü Pam çıktıysa bana verecektir, kime verecektir? Denk gelmiştik. Aslında oradaki kategoriye baktığımız zaman hangileri rock diye sorular sorabilirsin.

Eren: Konserlerinizde bu sene itibariyle 18 yaş sınırını kaldırdınız. Neden daha önce böyle bir sınırlama vardı?
HC: Biraz onlarn uzaktan seyretmesini, heyecan duymalarını, neyi ne için dinlediklerini bilmelerini istedim. Hala da bir çoğunun bilerek geldiğini düşünmüyorum. O da ayrı bir mesele. Hala bir adrenalin salgısı bazında bakıyorlar konuya. Ama zamanla belki konuları anlayarak gelecekler. Çünkü anlattığım hikayeler var ve o hikayelerin anlaşılmasını çok istiyorum. Bunu 14 yaşındaki insanların çok anlayabileceğini düşünmüyorum. Çünkü henüz hayata dair hiç bir şey yaşamadılar. En büyük problemleri dersler. onun için zaman içerisinde anlayacaklar.

Ayça: Klişe olacak ama müzisyen olmasaydın ne olurdun?

HC: Katil olurdum. Çok sarfettiğim birşey seri katil olurdum diye.

Ayça: Kimin yerinde olmak isterdin? Mesela seri katil olmak isterdim diyorsun, belirli bir ismin var mı?

HC: Yok canım, seri katil geyik. Başka bir meslek düşünmediğim için o fantastik geliyor. Kimsenin yerinde olmak istemezdim. Kendimden çok memnunum. Yaratabiliyorum, üretebiliyorum, enstrümen çalıyorum. Bunlar benim için yeterli kriterler.

Eren: "Çocuk" filmiyle birlikte sinemaya da geçiş yaptınız. Ama film, türü itibarriyle Türiye'de ilk kez uygulanan bir tür. Bu bir risk değil mi sizin böyle bir risk içine girmeniz?

HC: Yaptığım bütün işler risk içerdi. Kendi projem riskli bir projeydi, başardık. "Araf" ilk yapılan korku filmiydi. Görüntüleri iyiydi falandı filandı ama kurgusu vs. ve bazı ekipman eksikliğinden dolayı kötü yanları vardı; ama müziklerini yaptım. Bir riskti korku filmi müzikleri. Altın Portakal'a katıldım. Ödül alamamama rağmen hem jüri hem de basın tarafından çok beğenilen, takdir edilen bir şey olarak gösterildi. Filmdeki en iyi yan olarak gösterildi, oradan gururla ayırdılar beni. Süper birşey. Diğeri işte "Çocuk" filmi, fantastik bir şey. Orada daha riksiz bir şey var; çünkü orada sadece oyuncu olarak bulunuyorum. Kendi mesleğime zarar verebilecek herhangi bir dururmum yok. Yürek isteyen bir iş. Yenilikçi ve ilk olmasına çalıştığımız şeyler var. Bunlar ilk yapıldığındabaşarıya ulaşacak diye bir kaide malesef yok. Çünkü bir sürü imkansızlıkla yapıyorsunuz. Sadece yapmış olabilmek, bir adım atmış olabilmek için. Müzikal yaptık. Türkiye'de müzikal yapmak da çok riskli bir iş. Seyircisinin gelmesi gibi bir ihtimal yok ki. Türkiye'de öyle bir kültürümüz yok. O günü kotardık. Bir daha da yapamadık. Ama bir tane yaptık. Üç ay çalıştık eşek gbi, ezberledik ve bir ekere de bitti.


Ayça: Hayko Cepkin'in şuanda bir derdi var mı?
HC: Derdi kendime üreten bir adamım. Çok büyük dertlerim yok. Dnem dönem büyük dertlerimiz oluyor; ama atlatıyoruz. Dert, her zaman var. Kendime dert yaratmaı seven bir herifim. Problem de yaşamayı seviyorum. Sinirlenmeyi seviyorum. Sakin bir hayat bana göre değil. Onun için zaten problem yaratabilirim.


(haykocepkin.bizdn haykom_sedef'e teşkkrler.)

Hiç yorum yok: