28 Ocak 2008 Pazartesi

Dream Dergisi Şubat Sayısında Hayko ’08

Dream Dergisi Şubat Sayısında Hayko ’08


HAYKO KONSERDE UÇURDU İnternetteki favorilerimizden wwww.haykocepkin.biz ın gırısınde bır anket var.fanlar dıger fanlara , HAYKO CEPKİN'in konserlerinde sizi en cok etkıleyen unsur nedır dıye soruyorlar. konsere girişimi makyajımı,kostümümü,brutallerimi seyirciyle olan ileşimi mi?.secmek cidden zor.haykoyu bır butun olarak dusunucek olursak onu olusturan unsurlardan bırını dıgerlerının onune koymak neredeyse ımkansız. Geçtiğimiz yılın sonunda izlediğimiz ama bize yaşattıgı mükemmel duyguyu şuanda bile iliklerimizde hissettiğimiz için ''ya bunu yazmayalım.üzerinde çok geçti konserin'' Hayko Cepkin BAbylon konseri işte HAyko'nun sahnedeki varlıgını kutsayan o unsurların zirve noktasıydı aslında Kutsal olan Hayko'nun sahnesinin Taa kendisiydihayko 22: 15 civarında yıne harıka bır gırısle konserı actı.Biz açılıştan bir saat önce varmıştık.VE açıkcası gözlerimiz her zamanki konser tayfasını aramıştı..Hayko'yu konserlerinde hiç yanlız bırakmayan ''aaa bak yine o grup'' dediğimiz fanlar daha konser başlamadan Hayko ayinlerine başlamışlardı.Konserde 18 yaş sınırı vardı.Belkide bu yüzden alıştıgımızdan daha sakin Bir HAYKO CEPKİN konseri oldu.Yaş ortalamasının yüksek olması bunda etkendir tabiki..Konserden sonra konuştugumuz Fanatik arkadaşlar ''Hayko için Küçük bir sahneydi.o Şovunu yapamadı'' dediler.Ama Haykonun şovunu yapamamış hali bile bir acayipti.Konserin zirvesi kesinlikle ''SEninki Dert mi''de oldu...Umarız Hayko ve ekibi bu şarkıyıher konserde çalarlar.Yalansız dolansız,art niyetsiz ,sarhoş edici ve enerji dolu sahnesiyle Hayko nereye giderse bizde onu takip edeceğiz.VE tabii Hayko'nun Şu sıralarda vizyonda olan ''ÇOCUK'' filminide izlemeden de bu defteri kapatmıyacagız

Blue Jean Şubat Sayısında Hayko’08 (DeV PosTerli)



26 Ocak 2008 Cumartesi

Hayko Cepkin Ocak Ayı Mk



: Hayko Cepkin Ocak Ayı Mk
Cepkin.biz alıntdr teskkrler

25 Ocak 2008 Cuma

konser tarihleri


29 Subat 2008HAYKO CEPKIN LIVE - Saklikent - ANKARA

28 Subat 2008HAYKO CEPKIN LIVE - 222 Park - ESKISEHIR

24 Subat 2008HAYKO CEPKIN LIVE - Kapali Spor Salonu - USAK

22 Subat 2008HAYKO CEPKIN LIVE - MAAS Club - IZMIT

06 Subat 2008HAYKO CEPKIN LIVE - Music Fest 08 - BURSA

01 Subat 2008HAYKO CEPKIN LIVE - BALANS music hall - ISTANBUL

21 Ocak 2008 Pazartesi

Blue Jean Haziran 2007 sayısından

Blue Jean Haziran 2007 sayısından:ÖSS GELİR HOŞ(!) GELİR....HAYKO CEPKİNÖSS'ye girdiğin gün öncesinde, sınav esnasında veya sonrasında yaşadığın enteresan olaylar varmı?Bir keresinde çok tuvaletim geldi, çok zor anlar yaşadım.ÖSS'ye giriş döneminde "müzik"in sana olumlu/olumsuz etkileri oldumu?Sınav esnasında içimden devamlı "bitsede gitsek, bitsede gitsek" diyordum. Bu devamlı söylenince club ritmi gibi oluyor. Clubber olmadığıma göre sanırım bir etkisi olmamış.Bugün ÖSS'ye giricek olsan yine aynı heyecanı yaşarmıydın yoksa her şey dahamı farklı olurdu?"Ah keşke şöyle yapsaydım" dediğin şeyler varmı?Hiçbir zaman heyecanlanmadım ki. Çünkü hep hazırlıksız katılıyordum ve hiçbir sonuç hedefim yoktu. Sadece yetenek sınavı puanı almam kafiydi benim için.Sınav nasıl geçti, nereyi kazandın?Dediğim gibi sadece barajı geçtim ve yetenek sınavını kazanarak konservatuara girdim.Kazanmasaydın "dünyanın sonu" şeklinde bir düşünceye kapılır mıydın?İlk girdiğim yetenek sınavında başarısız olmuştum mesela ve benim için dünyanın sonuydu o günler. Tekrar yaşamak istemem.Sınava gireceklere önerilerin ve öğütlerin neler olabilir?Çok istedikleri bölümler varsa ve hedefleri varsa muhakkak disiplinli bir çalışma yapmaları gerekli. O da garanti değil maalesef. Ne önerebilirim ki?Sınav günü yapılan ritüellere (okunmuş üflenmiş şeker gibi) uydunmu?Üflemişimdir. Ama sadece sıkıntıdan.

20 Ocak 2008 Pazar

20 OCAK 2008 sabah gazetesinin eki günaydın'da Hayko Cepkin'in röportajı


Tuba Ünsal: Onun kitlesi zorla da olsa beni izleyecek Onur Ünlü'nün yönettiği 'Çocuk' filminde rol alan Hayko Cepkin ve Tuba Ünsal, tanışana kadar birbirleri hakkında ne kadar önyargılı davrandıklarını itiraf ettiler .. 'Çocuk' filmine başlamanızın bir hikayesi var mı? Nasıl oldu? Tuba Ünsal: Beni yapımcımız Ahmet Koraltürk aradı. Senaryoyu verdikleri günün akşamına bitirdim. "Senaryodaki efektlerin hepsini yapabilecek misiniz?" diye sordum, "Hepsi yapılacak ve inanamayacaksın" dediler ve filmi çektik.* Hayko Cepkin'i daha önce dinliyor muydunuz? Onun hakkında ne düşünüyordunuz? T.Ü.: Dinlememek mümkün değil, Hayko'yu zaten seviyorduk. Tanıdıktan sonra daha çok sevdim. Rockerlar'ın kafamızda oluşan cool imajları vardır; soğuk ve bir tık arıza. Bütün bu düşüncelerimin hepsini yıktı. Dünya sıcağı, yüzü burada diye söylemiyorum çok sempatik, iyi kalpli ve müthiş bir insan. TUBA İLE DÖVÜŞTÜK!* Sarı eşofmanları da giymişsiniz. Uma Thurman'ın 'Kill Bill'deki haline benziyorsunuz. Filmde bir gönderme var mı? T.Ü.: Tabii, esprisi orada zaten. Bir anda 'Kill Bill' oluyor, iyiliğin savunucusu bir kahraman haline geliyorum. O kahramanlık dönüşümündeki yaratılan imaj, Uma Thurman'ın 'Kill Bill'deki imajı...* 'Rüya' karakterini biraz anlatır mısınız? T.Ü.: Başta çocuklardan nefret ediyor ama maalesef çocuk programı yapmak zorunda. Bunu bir basamak olarak görüyor. Filmin sonunda Rüya'nın da değişimine tanık oluyoruz. Çocukların kahramanı haline geliyor.* Çocukları seviyor musunuz? T.Ü.: Deli misiniz, ben taparım çocuklara... Onlar da beni sever. Senaryoyu ilk okuduğumda benden kötü bir karakteri canlandırmamı mı istiyorlar diye biraz panik oldum. Ama sonra 'Rüya' tam tersi bir kişiliğe bürünüyor. Hayko Cepkin: Film için Tuba ile dövüştük bile... Hayatımda yaşadığım en zor setti ama izlediğim zaman değeceğine inanıyorum.* Hayko Cepkin'le aynı filmde oynayacağınızı öğrendiğinizde neler hissettiniz? H.C .: Bu adam böğürse bana ne olur, demiştir. T.Ü.: Böğürür mü, dedim! (Gülüyor) Bir kere Hayko'yu çocuklar çok seviyor. Aslında benim ulaşamadığım alternatif bir kitleye ulaşıyor. Yani onun kitlesi zorla beni izleyecek ve sevecek. Başka alternatif yok. Bu açıdan baktım ve büyük mutluluk duydum. Bir de gerçekten çok iyi rol yaptı.* Rock Müzikalleri'ni izlemiş miydiniz? T.Ü.: Hayır izleyemedim. Neden o kadar kısa sürede bitirdiniz? H.C.: Bir kerelikti. T.Ü.: Konserlerini kovalıyorum en yakın olana gideceğim. Kız arkadaşlarımla gelip, konserinde böğüreceğiz. İnsan senin konserinde deşarj oluyordur. Ha maça gitmişsin ha senin konserine

20 OCAK 2008 sabah gazetesinin eki günaydın'da Hayko Cepkin'in röportajı


Hayko Cepkin: Önyargılar insana bazen kapak olur! Hayko Cepkin: Telefonda bana "Bir İsfendiyar karakteri var. Kötü bir rol. Seni oraya oturttuk ve senden başkasını düşünmüyoruz" dediler. Ben de şirketimle konuşmalarını söyledim ve öyle başladık.* Tuba Hanım'ı daha önceden nasıl biliyordunuz? Oyunculuğunu takip ediyor muydunuz? H.C.: Vallahi film bazında düşündüğümde bu rol için Tuba'dan daha uygun biri aklıma gelmiyor. Çünkü garip bir duruşu var. Bir çocuk filmini de çok rahat oynayabiliyor, ağır bir filmi de... Tabii biz de onun gibi tanımıyorduk kendisini.... (Sesini değiştirerek söylüyor) 'Bu piyasanın hatunudur, gelir bize burnu kalkıklık yapar, artistlik yapar' diyorduk ama sıcak, sevecen, şahül şahane bir kadınla tanışma imkanı buldum. Demek ki neymiş; ön yargılar bazen insana kapak olurmuş...* Şu kötü 'İsfendiyar' karakterini anlatır mısınız?H.C.: O da çocukluğunu yaşayamamış bir odun. Babasının öldürülmesinden çocukları sorumlu tutuyor. Bu olayın ardından bir çocuk kanalının patronu olup, bir kutucuk yaptırıp, oradan çıkacak müzikle çocukların hayatlarını bozmak istiyor. Kıskanç, mutsuz bir adam işte...* Film büyüye, sihre filan da karşı, değil mi? H.C.: Büyü, sihir-mihir hiç öyle şeyler yok! Teknolojik şeyler var.* Küçük hayranlarınız izleyince, korkmayacak mı sizden? H.C.: Yok, öyle korkacak bir karakter yok. Kötünün komiği bir adam. Filmin içeriği itibarıyla komik bir kötü.TUBA İLE DÖVÜŞTÜK!* İlk günden 30 bin izleyici bekleniyormuş. Peki siz bekliyor musunuz böyle bir gişe? H.C.: Olması kuvvetle muhtemel. Aileler çocuklarını alsın ve keyifli bir filme götürsünler. Türkiye'nin ilk fantastik çocuk filmine... T.Ü.: Ben de altı yaşındaki yeğenime, "Senin için bir filmde oynadım. Okul tatil olunca gideceksin tamam mı?" dedim. O da "Tamam" dedi, ama Ankara'da yaşıyor. Keşke fırsatım olsa da onunla birlikte izlesem. İlk kez sinemada onun izleyebileceği bir filmde oynuyorum. Bu onun için komik bir deneyim olur. H.C.: Valla benim yeğenim için de ilginç olur. Dayısı da yanında zaten...* Yeğeninizle ilişkiniz nasıl? H.C.: Canavar! İki tane yeğenim var. Büyük olanı konser seyretti ama küçük olanı daha izlemedi, o dört yaşında. Ona evde özel konser veriyorum. Zaten elinde tarağıyla katılıyor. Kız olduğu için...

20 Ocak 2008 Zaman Gazetesi Gençlik Eki

[CENTER][B][I] [COLOR="DarkRed"]20 Ocak 2008 Zaman Gazetesi Gençlik Eki...[/COLOR]

[COLOR="Purple"]Hayko Cepkin: Müzik 5, Kitap 0... [/COLOR] H. SALİH ZENGİNGeniş bir hayran kitlesi bulunan rock şarkıcısı Hayko Cepkin, ‘Çocuk’ isimli Türkiye’nin ilk fantastik filminde İsfandiyar rolünü canlandırıyor. Beyazperdede de sahnedeki soğukluğunu aratmayan Cepkin, çocukken müzisyen olma hayali kurduğunu ancak büyüdükten sonra ulaşılabilir hayaller kurduğunu söylüyor. Cepkin ayrıca kitaplarla arasının sıfır itiraf ediyor.Çocukken tiyatrocu olmak istemişsiniz, ancak bu işi beceremeyeceğinizi anlayınca oyunculuk hayalleriniz suya düşmüş. ‘Çocuk’ filmindeki rolünüz bu suya düşen çocukluk hayallerinizi boğulmaktan kurtaracak mı?
Aslında bu anlamda ilk proje Açıkhava Müzesi’ndeki müzikal projesi ile gerçekleşmişti. Hayallerimin suya düşmediğini, geç de olsa ulaşma şansımın olabildiğini görmüştüm. Kendi sahnemde o tiyatroyu uygulamaya çalışıyorum. Çocuk filmiyle de bu tarz şeylerin içinde yer almam gerektiğine karar verdim.


[COLOR="DarkGreen"]Peki korku filmi teklifi gelmeye başladı mı?[/COLOR]
Korku filmini soundtrack albümü olarak, Araf’ı yaptım. Şu an görüştüğüm film tekliflerinden bir tanesi komedi içerikli bir mafya filmi. Genelde konuları garip olan projeler bunlar. Bir televizyon dizisinde asla rol almam.


[COLOR="DarkGreen"]Çocuk filmindeki hiç konuşmayan İsfandiyar rolü ile aslında sahnedeki soğuk duruşunuz çok örtüşüyor. Diyelim bu filmde komik bir rol teklif edilseydi kabul eder miydiniz? [/COLOR]
Hikâyeyi onaylayabileceğim bir şey ise ederdim. Ben kendi seyircimi de tipimle, makyajımla değiştirmeyi seviyorum. Çok farklı bir film projesiyle de saçlarımın yana taranmış halini, gözlük takmış halimi de görmelerini isterim. Anlık değişimler bana rahatlık sağlıyor. İç dünyam açısından da faydalı görüyorum bunu. Klişe ve ajite edici filmlerde oynamam. Çarklar zor dönüyorsa o film projesi içerisinde ben varım. Çarklar rahat dönüyorsa kendimi rahat hissetmem. Bir gün kendimi çok rahat hissedersem şu an yaptığım şeylerden başka yönlere kayabilirim. Şuurumu kaybedebilirim. Sete arabamla gelip makyajım yapılsın, çekimi yapıp ‘hadi yallah’ gibi bir ruh hali içinde hiç olmadım.
[COLOR="DarkGreen"]Genç hayran kitleniz ne diyecek bu rolünüze? [/COLOR]Büyük bir merakla bekliyorlar. 35 bin üyesi ve 350 bin ziyaretçisi olan bir sitem var. Onlar ben hangi işin içinde isem takip ediyorlar. Sahnede iken adrenalim daha yüklü; çünkü anlık bir şey. Kamera önünde olmak, sahnede olmak kadar samimi değil aslında benim için.


[COLOR="DarkGreen"]Diyelim beğenmediler? [/COLOR]
Araf filmi de eleştirmenlerce beğenilmemişti ama filmin müzikleri en iyi müzik olarak yansıtıldı. Bu film için de bir şey olursa benim genel bakışım şöyle: Araf’ta da ben kendim için en iyiyi yapmaya çalıştım, o ‘en iyi’de o şekilde algılandı. Herhangi bir projenin içerisine giriyorsam inanarak ve iyi olmasını umarak giriyorum. Savunabileceğim çok yanı var, arkasında dururum. Birileri ‘şöyle böyle’ dedi diye yolumu değiştirmem.
[COLOR="DarkGreen"]Çocukken hayalci biri miydiniz, realist mi? [/COLOR]
Fazlasıyla hayalciydim. Zaten hayallerimle şu an sahnemde gerçekleştirdiğim numaraları yapıyorum. Çocukken kurguladığım pek çok şeyi kendi projemde uyguladım. Şu anda da hayal kuruyorum ama uçar kaçar hayaller değil, daha realist. Bir öndeki kademenin hayalini kuruyorum ve ona ulaştığımda hoşuma gidiyor. Ulaşılmaz şeylerin hayalini kurmuyorum. Onlar çocuklukta idi. Çocukken şarkıcı olabilmek ve sahnede yer almaktı. Bunlara ulaşmak için ne yapmak gerekiyorsa onu yaptım. Böyle şeyler çalışarak oluyor, sadece hayalle değil.


[COLOR="DarkGreen"]Hayatın içinde çocuk olarak kalmak mı kolay, büyük olarak yaşamak mı? [/COLOR]
Çocuklar artık çok erken olgunlaşıyor. Verdikleri cevaplar çok acayip! Biz öyle cevaplar veremiyorduk, çok saftoriktik. Ancak çocuğun çocuk olarak kalmasını istiyorum, bu kadar çabuk olgunlaşmasını da istemiyorum. Bir yandan da bu olgunluk iyi bir şey. O zaman ne kalıyor? Siz yaşınızı aldığınızda biraz çocuk kalabiliyorsunuz, ikisi bir idare ediyor işte. Ben kendimi öyle tanımlarım: Çocuk yaşta çalışmaya başladım, erken olgunlaştım, ama şu olgun halime bakarsanız canavar bir çocuğum yani! (Gülüyor)


[COLOR="DarkGreen"]Öyleyse bu film erkenden büyüyen günümüz çocuklarına ne söyler? [/COLOR]
Çocuğun çocuk kalması gerektiğini anlatıyor biraz. Filmde çocuk yaşlarda zorla çalışmaya itilmiş bir çocuk var. Ama onların hayalleri bambaşka şeyler. Bu durumu yaşayan bir sürü çocuk var zaten dünyamızda. Çocuğu rant makinesi olarak gören çok insan var, onlara da bir gönderme sayılabilir film.


[COLOR="DarkGreen"]Çocuklarla ilişkiniz nasıldır? Filmden sonra bakış açısı değişti mi? [/COLOR]
Çocuklarla çok iyi geçinirim, beni severler, ama benim çocuğa karşı sabır zamanım vardır. (Gülüyor) Bu 15 dakikadır, yarım saattir tamam. Ancak bu filmde karşılaştığımız çocuklar ve özellikle Ege bambaşka. Ege’nin oğlum olmasını çok isterdim. Hem akıllı, hem efendi ve hem de çocuk yani!


[COLOR="DarkGreen"]Çocukların hangi halleri gıcık eder sizi? [/COLOR]
Çok soru sorarlar. Bir de şımarma evresi gelmişse ayvayı yersiniz. Öyle durumda suratına karşı da ‘tamam artık otur’ derim. Filmin sanırım katkısı şu oldu. Çok sabırlı değilim ama acayip çocuklar da olabiliyormuş hayatta. Ama bazen de gözlerimle onları korkuttum sette.

[COLOR="DarkGreen"]Baba olduğunuzda ne olacak? [/COLOR]
Onu bütün arkadaşlarım şöyle söylüyor: ‘Baba oldum ve dünyam değişti.’ Büyük ihtimalle bir anda bir level yukarıya çıkıyorsun. Babalığı tadarsam bir gün sanırım ben de o level’a atlayacağım. Gerçekten inanıyorum. İleride çocuğum olduğunda şunu diyeceğimi de düşünüyorum: ‘Keşke daha evvel çocuk yapsaydım…’


[COLOR="DarkGreen"]Sizin çocukluk kahramanınız kimdi? [/COLOR]
Kahramanların hepsini takip ederdim de, onların rüyalarını görünce giysilerinin içinde ben olurdum. Süpermen, Batman, Örümcek Adam ben olurdum. Yani hep ben kendimi kahraman olarak görürdüm. Sahnede şu an seyircilerimin görsel kahramanı oldum. Demek ki içimde kahraman olma arzusu varmış.

[COLOR="DarkGreen"]Süpermen’in yerine kendinizi koyup şimdi çocuklar gibi çatıdan bacadan atladığınız oldu mu? (Gülüşmeler) [/COLOR]
Bir koltuğun arka kısmına geçerseniz ayaklarınız gözükmez. Üzerine yatıp kollarınızı açarsanız uçuyorsunuz gibi gözükür. Ama altta yere basıyorsunuzdur yani. Örümcek Adam gibi ellerinle sağa sola ağ fırlatmalar… Bu tür numaralar gerçekten fantastik hayaller, güzel şeyler.


[COLOR="DarkGreen"]Çekimlerde 1,5 saat havada kaldığınız durumlar olmuş. Havada olmakla yerde yürümek arasındaki tercihiniz nedir? [/COLOR]
Keşke hiçbir yere asılı kalmadan havada kalabilme gücüm olsaydı. (Gülüyor) Mamafih o makineyi altı saat üzerimde taşıdım, onun ardından 1,5 saat havada kaldım. Çok can acıtıcı. Bir an evvel yere inmek istedim.


[COLOR="DarkGreen"]Fantastik kitaplar okur muydunuz çocukken? [/COLOR]
Kitap sıfır abi! Kitap ortamının içine hiçbir zaman giremedim. Onun yerine film seyredeyim, filmin müziklerini edineyim, bunlar nasıl yapılmış filan onları öğreneyim gibi şeylere takıldım.

[COLOR="DarkGreen"]Çocukken korkularınız nelerdi? [/COLOR]
Karanlık korkusu fiks vardır zaten. Yalnız kalma, sevilmeme korkusu… Bunlar hâlâ zaman zaman hortlayabiliyor. Obsesyonlar yaşınız ilerledikçe artıyor. Piyano çaldığım için ellerimi kaybetme korkusu zaman içinde obsesif bir hal aldı.

[COLOR="DarkGreen"]Ellerinizi alıp yerine hani sizin artık kimliğiniz olan gözü verseler kabul eder misiniz? [/COLOR]
Yok hiçbir şeyi değiş tokuş yapamam ellerimle. Onlarla çalıyorum yani. Onlarla çalıyorum yani.


[COLOR="DarkGreen"]Filmde iyiler her zamanki gibi kazanıyor yine. Gerçek hayatta ise şartlar eşit. Kötü adamlara karşı bir savunma mekanizmanız var mı? [/COLOR]
İlk etaptaki görsellik zaten bir tür savunma mekanizması. Ben de insanı duygusal olarak başka bir şekilde güdülemeye çalışıyorum. Filmde iyilerin kazanıyor olmasının çocuklara verdiği mesaj şu: Hayatta aslında iyiler kazanır, en azından öyle olması gerekiyor. Filmde ben kötü bir adamım ve iyi olan çocuklar, kazananlar da onlar. Çocukların bilmesi gereken şey bu. Televizyonlara şimdi baktığımızda iyi olarak yansıtılıp da kahraman olarak gösterilen pek çok uydur kaydır karakter var. Çeteleşmiş şeyler iyi olarak gösterilebiliyor. Bu tamamen bir zıtlık. İlkokulda bile çocuklar arasında saçma sapan rant kavgaları çıkabiliyor. Bir de kafamda şöyle hayatsal bir dengem var: Burada kime kendinizi nasıl tanımlarsınız diye sorarsanız sorun ‘İyi biriyim’ der. Ama benim ya da sizin kötü adam olduğunu söyleyecek kimseler de vardır mutlaka. Bunun bir ayarı yok yani.

[COLOR="DarkGreen"]Çocuk’ta bir TV kanalı sahibi olan kötü adam rolündesiniz. Televizyonun bizatihi kendisi çocukların hayallerini öldürmüyor mu? [/COLOR]
Umutsuzluk aşılıyor, her şeyi çok kolaymış gibi gösteriyor. ‘Yarışmaya katılırım star olurum’culuk var, ‘çeteleşirsen rahat olursun’ var.
[COLOR="DarkGreen"]Diyelim medya patronu olsaydınız, çocuklar için ne gibi programlar yapardınız? [/COLOR]
Bilmiyorum, sektör öyle saçma ki, şimdikilerle aynı saçmalığa düşebilirdim. İtiliyorsunuz çünkü. Reklam almak zorundasın. Ya kanalı kapatacaksınız ya da mevcut hali korumanız lazım.
[COLOR="DarkGreen"]Sizin kötü bulduğunuz özelliğiniz nedir? [/COLOR]
Sinirli bir herifim ben. (Gülüyor) Sükûnetli bir adam değilim. Ama olmalıyım. Hayatta sükûnetle işleri daha iyi çözebiliyorsunuz. Bu, zihin için iyi bir öğreti. O halinizi biri kamera ile çekse, onu izleseniz, kendinizden nefret edersiniz yani. Kimsenin sinirli hali güzel değildir ya. Albümün ismini de o yüzden ‘Sakin Olmam Lazım’ diye koydum. [/I][/B][/CENTER]

19 Ocak 2008 Cumartesi

Tempo dergisi







19 Ocak Cumartesi Hürriyet Kelebek eki...

Bu noktaya hayal kurarak geldim
Alternatif müzik camiasının önemli isimlerinden Hayko Cepkin "Bulunduğum noktaya hayal kurarak geldim" diyor.Alternatif müzik camiasının önemli isimlerinden Hayko Cepkin dün gösterime giren "Çocuk" filminde çocukların hayallerini ele geçirmeye çalışan İsfendiyar karakteriyle karşımıza çıktı. Hayatından memnun olduğunu söyleyen Cepkin, "Bulunduğum noktaya hayal kurarak geldim" diyor. Hayko Cepkin dün gösterime giren "Çocuk" filminde çocukların hayallerini ele geçirmeye çalışan İsfendiyar karakteriyle karşımıza çıktı. Hayatından memnun olduğunu söyleyen Cepkin, "Bulunduğum noktaya hayal kurarak geldim" diyor. "Çocuk" filminde canlandırdığınız televizyon sahibi İsfendiyar nasıl biri?Çocukların hayallerini sevmeyen ve onları yıkmak isteyen bir medya patronu. Bunun yanında sürekli çocuk programları yapıyor. Büyülü bir kutucuk yaptırıyor ve bu kutucuk sayesinde tüm çocukların hayallerini bozmaya çalışıyor. Planı televizyonda yayına başladığı anda tüm dünyadaki çocukların hayallerini ele geçirmek. Kötü bir adam. Hiç konuşmuyor. Psikopatın teki anlayacağınız... Filmde Tuba Ünsal ve "Babam ve Oğlum"da yer alan Ege Tanman da var. Rolü neden kabul ettiniz?Enteresan bir konu ve fantastik bir film olması ilgimi çekti. Türkiye’de fantastik film yapılmadı. Sihirli diziler var ama filmde sihir yok, dijital bir ortam ve reel hayalcilik söz konusu. Karaktere baktığımda ise bana uygundu ve onu oynamak beni o kadar da zorlamayacaktı. Zaten Ramazan ayıydı ve konser yapmıyorduk. Bu arada filmi aradan çıkartayım dedim. "Bu tarz bir film imajımı zedeler mi" diye hiç düşündünüz mü?Hiç öyle bir kaygım yok. "Çocuk", bana laf getirtecek bir film değil tam tersi görsel açıdan güzel bir film olacak. Neticede bir konu anlatıyorsunuz, izleyiciye vermek istediğimiz ana fikir "Hayallerini kaybetme". Bulunduğum noktaya da hayal kurarak geldim. Tabii gerçekçi hayaller kurmak önemli. "Hayal kuruyordum" dediniz. Şu anda gördüğünüz ilgiyi bekliyor muydunuz mesela?Tabii. O müzikleri yaparken duvara baktığımda duvarda seyirci görüyordum. Onları hayal ederek bugünlere geldim. Şarkıyı çaldığımda seyircinin verebileceği tepki, ritm girdiği zaman tüm kalabalığın aynı anda kafa sallayışını görebiliyordum. Hiç karamsarlığa düşmedim çünkü yaptığım şeye güveniyorum. Güvenmezsen korkarsın. Ünlü olmaktan memnun musunuz?Mutluyum ve her şey istediğim gibi oluyor. Hiçbir şey için şikayet etmem. "Yok sokakta ilgi beni boğuyor, şöhret beni daralttı" gibi şikayetlerde bulunmam. Bu mesleğin getirilerinden biri de bu. Bundan şikayet edersem terbiyesizlik olur.Özel hayatınızı dilediğiniz gibi yaşayabiliyor musunuz?Çok fazla iş konularıyla uğraştığım için özel hayat diye bir şey kalmadı, üzgünüm. Kendimde bazen özlediğim tek şey o. Kendime vakit ayıramıyorum. Kendime en çok zaman ayırdığım şey motorum. Motorla geziyorum. Yeni klip çekecekmişsiniz. Hangi parça kliplenecek?Klip konusunda "Melekler" ve "Sıkı Tutun" arasında gidip geliyoruz. Tabii çevreden "Siren", "Sıkı Tutun" gibi şarkılar için de klip isteği geliyor. "Bu şarkı özel buna çekelim" gibi özel bir durum yok çünkü tüm şarkılara klip çekilebilir. 16 Aralık’taki Bostancı Gösteri Merkezi’ndeki özel konserimizin DVD’sini de yapıyoruz. 3 aydır İstanbul’a uğramadığımız için bir türlü klip çekemedik ama yakında çekeceğiz.Sahne şovu ve starlık kavramı dahilinde birçok yenilik gördük sizinle. Makyaj olsun, sahne dekoru vb...Makyaj yapmamızın nedeni şu: Büyük bir alanda bulunduğunuz zaman mimik kullanacaksanız ağır makyajlar mimiklerinizi ortaya çıkarır, bu bir tiyatro kuralıdır. Bizimkisi müziğimize uygun garip bir makyaj oluyor. Bir başka sebebi de biz gibi gözükmemek. Mikrofon sehpası konusuna gelince de dünyadaki önemli ve özel insanların özel objeleri sahnede olur. Mikrofon sehpası klişe bir obje ama çalışan mikrofon sehpası bugüne kadar yapılmadı. İçinde mekanizması olan, hava tüpleri, basınç bilmem ne dengeleri olan, endüstriyel bir tasarım ürünü, üzerinde ışıklar var ve istediğin boyayı püskürtebiliyor. Aslında tam bir boya makinesi. Şovlar büyük paralara mı mal oluyor? Bizim tarzımızda müzik yapanlar "Maliyeti yüksek" derse inanırım ama ekranda gördüğümüz birçok kişinin söylediği maliyetler asılsız. Ben ekstra bir şey görmüyorum "Sahne hazırladık" dediklerinde. Bostancı’da yaptığımız dekor gibi bir dekor yapan Türkiye’de daha olmadı. Komple sahne ve mekanda yapılan bir dekordan söz ediyorum. Çalışan bir beyin, sahnedeki dekorun üzerinden boyalar akıyor bu maliyetli bir şey. Jeep alabilme şansımız varken dekor kuruyoruz. İşimize çalışıyoruz. Geleceğe yatırım yapıyoruz, ana değil.

çocuk filmi



Beklenilen gün geldi....ve artık ''ÇOCUK''filmi beyaz perdeye yansıdı....ve artık gerek filmle gerek Hayko'nun oyunluguyla ilgili bir çok haberler,eleştiriler çıkıcak...Bunları birarya getirirsek site kirliliğini engelleriz ve daha düzenli bir forum elde edebiliriz...elime geçtikçe farklı kaynaklardan ekleme yapcamİşte profosyenel çevrelerden gelen ilk ÇOCUK filmi yorumu:..Türkiye'nin çizgi film estetiğiyle çekilmiş ilk filmi genel anlamda baktığımızda çizgi roman estetiği kadar popüler olamadı çizgi film estetiği. Zaten daha çok kitsch ve sığ duran bir yapısı olduğu düşünüldü daha çok. "Çocuk", Türkiye'nin ilk çizgi film estetiğiyle çekilmiş filmi. Bu açıdan da sektörün içinde az çok önemli bir yere oturduğu kesin. "Son Osmanlı Yandım Ali" ile ilk 'çizgi roman uyarlaması'nı veren Türk sinema endüstrisi, "Çocuk" la alt türler yaratma ve yan dallardan beslenme eğilimini devam ettiriyor. Filmin dünyası işte böyle bir dünya. Gerçek dünyadan çok uzakta durarak ve belli kaynaklardan beslenerek oluşturulan kurmaca bir evren. Tabii bu evrenin çok yerinde, dolu veya iyi düzenlenmiş olduğunu iddia etmiyoruz. Ancak "Çocuk"un sektörel anlamda farklı bir şeyler yaptığı kesin. Öncelikle çizgi film kitlesini hedef alan bir yapı kuruyor.ulaşmak istenilen Çocuklar aslında... Bunu yapmak için Amerikan sinemasındaki 'çizgi film estetiği'ni ödünç alıyor. Bu doğrultuda da merkeze 'iyi' karakter olarak bir çocuk, 'kötü' karakter olarak da çocukların hayalleriyle oynayan yozlaşmış bir TV kanalı sahibi İSFENDİYARI(hayko cepkin)i yerleştiriyor. Bu ikisini, keskin bir iyi-kötü ayrımıyla birbirine zıtlaştırıyor.Filmin dünyasını ise hayal öğelerine ve çizgi film dünyasına odaklı bir düzenin içine yerleştiriyor. Çocuk'un hayal kurduğu zaman, bir anda kendisini o hayalin gerçekleştiği paralel bir evrende bulması veya kötü adam Hayko'nun karikatürize edilerek çizilmesi gibi numaralar da rahatlıkla bunlara bağlanabilir, çizgi film estetiğinin ana etkenleri olarak... Tabii yönetmen Onur Ünlü,sergilediği biçimci yönetmenliğini, filmde devam ettiriyor. Ancak bu sefer çizgi film estetiğine uygun olarak kurgu geçişleri, yakın planlara yerleştirilen geniş açı objektifler, karakterlerin karanlığın içinde sahne ışığıyla öne çıkarılması, gölgeyle karikatürize edilmiş sahneler, çizgili ve yapay alanlarda koşmalar, ekran bölme, yıldırım (swish pan) hareketi gibi ilginç tekniklere başvuruyor. Böylece çizgi filmin dokusunu yakalamış oluyor, Amerikan sinemasındaki örneklerde olduğu gibi veya onların daha da ötesine geçerek... Bunun yanına karikatürize karakterler,özellikle Hayko Cepkinin canlandırdıgı İsfendiyar karakteri, kitsch sanat yönetimi, kostüm tasarımı ve makyaj çalışması da eklenince karşımıza ülkemizdeki animasyon eksikliğini göz ardı edebilceğimiz bir kurmaca film çıkıyor teknik açıdan. Camp olarak tasarlanmış efektler sayesinde de alınmak istenen sonuç alınıyor. bu hususta tek eleştirimiz şudur:"Çocuk"un dramatik yapısının yeterince sağlam kurulamadığı sonucuna ulaşmak mümkündür. Adeta Çocuk dahil bütün karakterlerin, görsel yapıya önem vermekten vakit kalmadığı için aceleye getirilmiş gibi durduğunu kabul etmek lazım. Bu dezavantaj, oyunculuklara da yansıyor tabii. Bu da filmin 75 dakikalık kısa süresini takip etmemizi engelliyor zaman zaman. Onur Ünlü'nün kurduğu kurmaca evrenin biraz daha kendini belli etmesi (açı-karşı açı tekniğinin, klasik film gramerine uygun hatlarıyla kullanılmaması gibi) gerekirmiş kanımızca. Bu sebeple de filmin dramatik yapısının tam olarak oturmadığı, görsel yapının ise kendi ölçülerinde başarıyı yakaladığını söylemek lazım.


kaynak: sinema.com

Kemal Yılmaz/Radikal Gazetesi/Köşe Yazısı/31 Aralık 2007

Eskiden izleyicilerine yılbaşı armağanı olarak ekrana Zeki Müren'i çıkaran TRT televizyonu, bu yıl geleneği sürdürüp Tarkan'a yatırım yapmış. ''Aile boyu yılbaşı kutlaması için iyi olabilir'' diye düşünülmüş. Hani hem gençlerin, hem ruhu gençlerin ilgisini çekecek bir isim diye...Eğer mesele gençleri ekrana bağlamaksa benim önerim Hayko Cepkin.. Babylon'daki konserine gittim. Hazret içeriyi tıka basa doldurmuş, gencecik ama bir o kadar da kaliteli kitleyle... Ağır makyaj, mavi saçlar, nasıl da gırtlağını paralamadığını anlamadığım çığlıklar...Valla hafif arabesk vokalini de şarkı sözlerini de bu enerjik halini de beğeniyorum,hırsını,öfkesini ve sinirini harmanlamış sadece sahnesine ve seyircisine odaklanmış bir Hayko vardı karşımda..hatta bir saat kaldım içeride. Bir ara Hayko'nun önündeki o tuhaf mikrofon ayağından yüzüne kan fışkırmasını bile ilgiyle izledim...Çok yaratıcı ve çılgın! Bence Hayko Cepkin 'i yılbaşıgecesi çıkaracak bir kanal olmalı şu ülkede; hatta tam 12.00'de yüzüne kan fışkırması, kanın bir iki damla kameraya doğru sıçraması filan ne anlamlı olur düşünsenize...Hani yaşadığımız dünyanın gerçeklerine yönelik çok avangard bir gönderme olaraktan.Hem genç evlatlarını yılbaşı sofrasının etrafında tutmakta zorluk çekenanne babaların da bundan memnun kalacağını sanıyorumHayko'nun çıktığı Babylon'un 'lounge' tabir edilen yeme içme mekânının üst katında özel bir salonda İKSV'nin 'Yeni Yıl' kostümlü partisi oldu
haykocpkinbizden alntıdrtşk.

hayko cepkin konser


29 Subat 2008HAYKOCEPKIN LIVE - Saklikent - ANKARA



28 Subat 2008HAYKOCEPKIN LIVE - 222 Park - ESKISEHIR



22 Subat 2008HAYKO CEPKIN LIVE - MAAS Club - IZMIT



06 Subat 2008HAYKO CEPKIN LIVE - Music Fest 08 - BURSA



01 Subat 2008HAYKO CEPKIN LIVE - BALANS music hall - ISTANBUL

18 Ocak 2008 Cuma

haberturk.com da 10 tane ünlüyle ilgili sırlar


haberturk.com da 10 tane ünlüyle ilgili sırlar diye bir haber var. Bu ünlülerden biri deHayko Cepkin hayko cepkin hakkında şunlar yazıyo gerçi Hayfanların çoğu bu bilgileri bilir HAYKO CEPKİN


1. Profesyonel müzik yaşamına 1997 yılında klavyeci olarak başlamış.

2. Hayattaki en büyük korkusu, ellerini kaybetmekmiş!

3. Biraz sıkıntılı bir tip. 'Herhangi bir şeye canım sıkılınca kendimi buhranlara sokarım' diyor.

4. Stresli olduğu zamanlarda, piyanosunun başına koşuyor.

5. İkinci albümü için 'şiddet içerikli hafif batı müziği' diyor.

6. Ermeni asıllı bir Türk vatandaşı olan Hayko, kilise müziğini çok seviyor.

7. 9 sene evvel beline kadar saçları varmış!

8. 'The Crow' filmine aşırı bir düşkünlüğü var, hatta vücuduna dövmesini bile yaptırmış.

9. İngilizce albüm çıkarmak ve yurtdışına açılmak gibi bir hayali olmayan tek sanatçı.

10. En iyi arkadaşı maNga'dan Ferman ve rap müziğin sevilen isimlerinden Ege Çubukçu! haberin tamamı http://www.haberturk.com/haber.asp?i...&dt=2008/01/17 burda

MESUT YAR POSTA GAZETESİ

HAYko cepkin'i takdimimdirHayko cePkin'i ben tanımam ama oğlum iyi tanır.Rock müziğin son kuşak temsilcilerindendir kendisi...Müvetazı bir hayatı vardır ki rakipleri gibi magazine malzeme çıkarmaz.Mankenlerle dolaşıp gazeteci dövmez filan...Farklı görüntüsünün nedenini merak ettiğim Hayko Cepkin tüm yaşamıyla Dream tv deki Emin misin? Değil misin? programına katılmıtı...Son zamanlarda izlediğim en iyi biyografi programında(aslında talk show)Hayko Cepkin'in çocukluğundan ilginç fotoğraflar,rol alacağı"Çocuk"isimli filmden kareler ve bir mangal partisinde çekilen Hayko Cepkin imzalı kısa metraj bir film izledim.Hayko Cepkin'i artık tanıyorum.En azından misafirim olursa kendisine en sevdiği yemekleri:kapuska ve zeytinyağlı fasulye ikram edeceğimi biliyorumUmarım onun"bizden hali"hiç bozulmaz.Sağlam rock sağlam duruşta mevcuttur çünkü! MESUT YAR POSTA GAZETESİ

9 Ocak 2008 Çarşamba

19 Ocak '08 Maksat Muhabbet programında Hayko:)

HAYKO CEPKİN 10 0cak perşembe canlı yayında DREAM TV de !!HAYKO CEPKİN 10 ocak perşembe saat 23.00 da Dream tv de ..Emin araç' ın sundugu EMİNMİSİN DEGİLMİSİN? programının bu haftaki canlı yayın konuguHAYKO CEPKİN...

Hayko Cepkin Ocak ayı Yüxexes dergisinde


HAYKOr17;NUN ARDINDAN BOSTANCI HASAR RAPORU Haykor17;nun DVD olarak da çıkması planlanan ve profesyonel bir çekimi yapılan Bostancı Gösteri Merkezi konserini Dilan Bozyel gözlemlerini fotoğraflarıyla aktarıyor. Konser sonrası Gülçin Kocakırr17;ın Haykor17;yla yaptığı röportajda, bu görsel şölenin mimarlarını ve konserin nasıl hazırlandığını öğrendi.



6 Ocak 2008 Pazar

meb sura salonu 5 ocak 08 ankara videoları







http://www.youtube.com/watch?

v=YTMeV55Sp9ghttp://www.youtube.com/watch?

v=bhW8hWOwkjMhttp://www.youtube.com/watch?

v=_BZHZ3ODyyIhttp://www.youtube.com/watch?v=Ke46_9X0zPU

19 Ocak '08 Maksat Muhabbet programında Hayko:)


Kadir Çöpdemir' in sunduğu bir program Çocuk filmi hakkında konuşulacak atv de çıkacak program 00:10 da başlıyor .




5 Ocak 2008 Cumartesi

Ntv [Hiç bunları kendine dert etmeye değer mi] programından Fotoğraflar








Ntv [Hiç bunları kendine dert etmeye değer mi] programından Fotoğraflar

1 Ocak 2008 Salı

konser tarihleri

  1. 06 ocak 2008HAYKO CEPKIN LIVE - Atlas Pavyon IZMIR
  2. 05 ocak 2008HAYKO CEPKIN LIVE - MEB Sura Salonu